20.9.18

Growth Hacking Büyüme Modeli ve Örnekler


Growth Hacking, yaygın bilinenin aksine bir sihirli değnek, korsanlık falan değildir. Girişiminizi kısa sürede arşa yükseltecek bir “taktikler” bütünü de değildir; zira başarılı girişimlerin kullandığı her yöntem, her girişim için uygulanamaz. İşin sırrı, imrenerek izlediğimiz o başarılı girişimlerin de yaptığı gibi, kendi ihtiyaçlarımıza uygun metodolojiyi geliştirmek aslında. Elbette böyle kapsamlı bir pazarlama metodolojisi de, ancak alanında yetkin ve deneyimli bir ekiple mümkün oluyor.
Growth Hacking, gelir modeli internete dayalı olan bir girişimin büyümesini sağlayacak kısa yolları bulmak ve bunu sürdürülebilir kılmaktır. Yazılımdan tasarıma, kullanıcı deneyiminden yaratıcı pazarlamaya, otomasyonlara kadar geniş bir alanda at koşturup tüm kozları akıllıca kullanmaktır. Bugün bütünleşik dijital pazarlama iletişimi sürdüren birçok uzmanımızın (!) kendisini Growth Hacker olarak tanımlaması ise tamamen kavram karmaşası yaşamalarından kaynaklanıyor. Elbette planlı, sistematik bir yol haritası izlenmeli Growth Hacking sürecinde; bu işin teknik kısmı. Fakat yukarıda da belirttiğim gibi, Growth Hacking bir taktikler bütünü değildir. Bir düşünce biçimi, bir yaklaşımdır aslında.

Growth Model — AARRR

AARRR, genel itibariyle Growth Hacking operasyonlarında benimsenen büyüme modelinin kısaltmasıdır:
Acquisition: Potansiyel kullanıcıları çekme,
Activation: Ürüne çekilen kullanıcıları aktifleştirme,
Retention: Kullanıcıların ürünü/hizmeti tekrar tekrar kullanmasını sağlama,
Referral: Kulanıcılar üzerinden yeni kullanıcıları kazanma,
Revenue: Kullanıcılardan gelir elde etme.
Growth Hacking sürecinde genel itibariyle tüm dikkatler bu 5 adım üzerine yoğunlaşır ve her adım için ayrı önermeler, ayrı testler, ayrı geliştirmeler uygulanır. Tatminkar test sonuçlarından sonra da, tüm bu parçalar bir bütünü oluşturarak büyümeyi sağlar. Şunu da belirtmeliyim ki, bu çalışmalar birkaç defa yapılıp bırakılan bir iş değil, devam eden bir süreçtir.
İşte sırf bu nedenden dolayı, yıllarca deneyim kazanmış bir ekibin aylarca üzerinde çalıştığı ve test ettiği Growth Hacking süreci, bir kursla ya da özel dersle tek seferde öğrenilebilecek bir şey değildir.
Not: Growth Hacking, aslında gelir modeli internete dayalı girişimler (ör:SaaS projeleri, mobil uygulamalar, mobil oyunlar gibi) için uygulansa da, bazı yöntemler ve prensipler e-ticaret siteleri için de uygulanabilir.

Örneklerle Growth Hacking

Dilerseniz dünyada Growth Hacking alanında ne tür çalışmalar yapılmış, biraz örnekleri inceleyelim. Böylece, bu kavramı ilk kez duyanlar için de pratikte her şey daha anlaşılır olacaktır ve Growth Hacking çerçevesinde nasıl bir bakış açısına sahip olunmalı, ne tür yaklaşımlar var, daha net canlanacaktır.

Fake It All — AARRR (Potansiyel Kullanıcıyı Çekmek)

Benim en sevdiğim yöntemlerden bir tanesi. Kısaca “-mış gibi göstermek”. Ne kadar süslü bir isme sahip olsa da, özünde Growth Hacking yaratıcı pazarlama stratejilerine sahiptir; yani her yol pazarlamaya çıkıyor. Pazarlama ise, hedef kitleyi tavlama sanatı olduğu için insanların düşünce biçimini öngörebilmek ve algılarına hitap edebilmek çok önemli.
Fake it All ise, doğrudan bu algıya hitap ediyor.
Danimarkalı girişim Pipetop, iletişim sayfasında farklı ülkelere ait telefon numaraları sunarak yelpazeyi geniş tutmakla kalmıyor, aynı zamanda çok şubeli, çok dilli hizmet sunan bir dünya markası olduğunu gösteriyor. İşin gerçeği ise, kullanılan numaraların tamamının sanal telefon numarası olması. Potansiyel kullanıcıyı çekmek adına, özellikle de B2B alanında hizmet veriyorsanız, epey işe yarar bir yöntem diyebiliriz.
Topluluk Oluşturarak Etkileşim Yarat — AARRR (Kullanıcıların Ürünü Tekrar Kullanmasını Sağla)
Kiminle etkileşim? Markayla, ürünle ve gerekirse kullanıcıların birbirleri ile etkileşimini sağlamak. Kullanıcıların ürününüzle tekrar tekrar etkileşime girmesinin tek yolu vardır: FAYDA. Faydayı görürse severek kullanmaya devam edecektir.
Bir Slack grubu, belki ürün içi yardımlaşma platformu ya da ürün kullanıcıları ve potansiyel kullanıcıları artırmak için bir forum kullanabilirsiniz. Örneğe bakacak olursak:
Unbounce’un kullanıcıları için oluşturduğu forumda, topluluk üyeleri kendi aralarında Dönüşüm Oranı Optimizasyonu üzerine sohbet ediyor; yardımlaşıyor. Unbounce, özelleştirilmiş landing page oluşturabileceğiniz ve dönüşüm oranlarınızı optimize edebilmeniz için birçok farklı test özelliği olan çok kullanışlı bir hizmet. Tam bir hedef kitle / topluluk / ürün uyumu söz konusu.

Sosyal Medya Hacking

Ücretli İçerikler Üretmek
80/20 metodunu biliyoruz değil mi? Bu kez, insanların gerçekten görmek isteyeceği bir içeriği (blog yazısı örneğin) %80 ve %20 oranlarında bölüyoruz.
%20’lik kısım, herkes tarafından okunabilir, kilitli olmayan bölümümüz olacak. Kalan %80’lik bölümü okumaya devam etmek isteyenler ise aşağıda yer alan örnektekine benzer bir pencere ile karşılaşacak.
Şu uyarıyı yapmam lazım; bu gerçekten riskli bir uygulama. Sayfadaki hemen çıkma oranını (Bounce Rate) bir anda artırabilir. Bu nedenle, içeriğinizin kalitesinden ve gerçekten okunmak isteneceğinden emin olmalısınız.
Ülkemizde ben bu yöntemi daha çok ücretsiz kitaplar, pdf dökümanlar sunan sitelerde gördüm. Mesela bir e-kitabı ücretsiz indirmeniz için sizden e-postanızı ya da içeriği twitterda paylaşmanızı isteyebiliyorlar (Pay with a Tweet). Bu yöntem size bir anda yüzlerce takipçi kazandırmaz ama epey paylaşım elde etmenizi sağlar. Haliyle bu yöntemi düzenli uygulamak için düzenli olarak ücretsiz PDF dökümanlar ciddi bir iş yükü getireceğinden, enerjinizi kaliteli blog içeriklerine harcayarak düzenli paylaşım elde edebilirsiniz. Google botlarının gözünde kazanacağınız değer de cabası

Twitter’ı Arama Motoru Gibi Kullanın

Kafanız karışmasın, hemen açıklayalım. Tıpkı Google kullanır gibi, belli bir konuyla ilgili anahtar kelimeyi Twitter’da aratabilir ve hedef kitlenizle doğrudan iletişime geçebilirsiniz. Şu an aktif olarak çalıştığım kendi sektörümden (kozmetik/cilt bakımı) örnek verecek olursam:
Cilt bakım ürünleri satışını yaptığımız bir e-ticaret sitemiz var diyelim. Sivilce karşıtı yeni ürünümüzü ihtiyaç sahiplerine satmak ya da PR değeri olan bir kullanıcıya hediye etmek istiyoruz. Twitter’ın arama kısmına “sivilce” yazdığımda birebir iletişime geçebileceğim kişileri bulmam çok daha kolay oluyor.
Aslında sayfalarca örnek var ama yazıyı da fazla uzatmak istemiyorum. Bir bakış açısı, bir düşünce biçimi olarak Growth Hacking nedir, ne değildir daha net anlaşılmıştır diye umuyorum. Yıllardır temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önünüze sürdükleri “AirBNB’nin taktiği, Dropbox’ın yöntemi” gibi örneklere alternatif olabilecek yöntemler sunmaya çalıştım. Bundan sonra da fırsat buldukça güzel ve kullanışlı örnekler paylaşmaya devam edeceğim.
İlk kez burada yayınlandı:
https://pazarlamaturkiye.com/growth-hacking/growth-hacking-buyume-modeli-ve-ornekler/

2.10.17

1 Yılda 13 Milyon$ - Koala'nın Büyüme Stratejisi [Case Study]

Facebook kullanıyorsanız, Koala’yı duymuş olma ihtimaliniz çok yüksek. Markayı bilmeseniz bile, yazının ilerleyen bölümlerinde viralleşen videosuna yer verdiğimde hatırlayabilirsiniz.

Bilmeyenler için hemen belirteyim; Koala, Avusturalya merkezli bir yatak firması. Bu firma 2015 yılında piyasa çıktı ve ilk yılında 13 milyon dolarlık satış gerçekleştirdi.

Gerçekten etkileyici değil mi?

Markayı ilk defa Facebook’ta gördüm.

Dijital pazarlama faaliyetlerini gördükten sonra da marka hakkında bir şeyler yazmaya karar verdim.

Bu yazımda, Koala’nın büyüme odaklı dijital pazarlama çalışmalarına yer vereceğim.

Not: Elbette çok ciddi ve detaylı bir çalışma yatıyor bu işin altında. Tüm detaylara değinmek mümkün değil ama ana hatlarıyla incelediğimizde bile ilham kaynağı olacağına hiç şüphe yok.

Dilerseniz başlayalım.
Ürün

Her şey ürünle başlar.

Her türlü büyüme faaliyetlerini başarıyla tamamlayabilmeniz için, gerçekten değer katan bir ürüne sahip olmalısınız.

Koala’nın, daha ilk senesinde 13 milyon dolarlık satış yapması, ürünlerinin ne kadar iyi olduğuna dair en somut kanıt.



Satıştan sonra müşterilerinden hakkında oylama ve yorum almaya odaklanıyorlar. Bunu da büyük ihtimalle yakın zamanda alışveriş yapmış olan müşterilere mail yoluyla ulaşarak sağlıyorlar. Kullanıcı yorumlarını pazarlama faaliyetlerinin her alanına entegre etmiş durumdalar.



Kullanıcı yorumları, bir markanın dijital pazarlama çalışmalarına olumlu etki de edebilir, olumsuz da. Bildiğiniz gibi çoğu tüketici, yeni bir şey satın almaya karar vermeden önce, o ürünü kullananların yorumlarını inceler.

Tabii 5 yıldızlı bir ürünle karşılaşmak…

Gerçekten ürünü cazip hale getiriyor.

Kilit Nokta: İnsanların sevdiği bir ürüne sahip olun. Ardında da mümkün olduğunca fazla yorum/bildirim almaya çalışın.
Teklif

Harika bir teklif sunmak, ürünü mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırmak için büyük öneme sahip.

Tabii ki Koala, kendine en uygun teklifi sunmayı başarmıştı.



Ek olarak 100$ değerinde bir indirim de teklif ediyorlar.



İndirim sunmak her zaman iyi bir taktik olmuştur; müşterilerin online mağazada alışveriş yaparken ne istediklerini bildiğinizi söylemenin bir yoludur:

İndirim!

Bitti mi, hayır.

Üzerine bir de “Ücretsiz Kargo” teklif ediyorlar.

Belli bölgelere 4 saat içerisinde teslim teminatı sunuyorlar.

120 gecelik deneme süresi (bu gerçekten özgün ve ilgi çekici)

Ve 120 günün sonunda ürünü kullanmak istemezseniz, ücretsiz olarak gelip adresinizden ürünü teslim alıyorlar.

Ücretsiz kargo tabii ki güzel bir fırsat, fakat ürünü istemediğinizde ücretsiz olarak kapınıza gelmesi başka bir durum. Birçok e-ticaret sitesinin, müşterilere şu sorunun cevabını vermesi gerekir: “Peki, ya beğenmezsem?”

Birçok kişi, aldığı bir ürünün iade işlemleriyle uğraşmak istemez. Bu aşamada, ürünün iadesini kolaylaştırmak da, önemli bir detay halini alıyor.

Aşağıdaki videoda, Koala’nın kutu açılımını görebilirsiniz.




Güzel, değil mi?

Ama bunlarla bitmiyor.

Avustralya yapımı bu yatak 10 yıl garanti ve gerçek bir koalayla geliyor evinize (bundan sonra bahsedeceğiz).

Ayrıca, zipMoney ve Afterpay gibi ödeme seçenekleri sunarak, güvenli bir ödeme imkanı da sunuyorlar.

zipMoney uygulaması şu şekilde



AfterPay de bu



Kilit nokta: Müşterilerinize “Neden olmasın?” dedirtmek istiyorsanız, satışa kadarki süreçleri ve sonrasını mümkün olduğunca kolaylaştırmanız gerekli.

Not: İyi bir ürüne sahip değilseniz, gerçekten cazip bir teklif sunmak size pahalıya mal olacaktır. Ama iyi ürün, teklif sunma konusunda daha cesur davranmanıza ve büyümenize yardımcı olacaktır.
Pazarlama

Buraya kadar tamam;

Ürün harika,

Satış teklifi mükemmel ve bir o kadar da güçlü,

Şimdi de, Koala’nın marka teklifini potansiyel müşterilerine nasıl ulaştırdığını inceleyelim.
Facebook Reklamları

Ürünleri ve web siteleri hazır olduktan sonra Facebook reklamlarını yayınlamaya başladılar.

Koala’yı ilk defa bu gönderileriyle tanıdım



Parodi ;))

Yine de…

Yatak reklamı yapmak için hiçbir zaman standart yaklaşımlarda bulunmadılar. Sosyal medyada gerçekten işe yarayacak içerikler üretip bu içerikleri yayınlamaya başladılar.

Mesela bu test gibi (Yazının en başında viralleşmesinden bahsettiğim video)




1,6 Milyondan fazla kişi gördü bu videoyu ilk etapta;

14.000 etkileşim,

6,100 yorum,

1,900 paylaşım…

Bu videoyla ilgi çekmeye başladılar…



Tekrar…

2,3 milyondan fazla görüntüleme,

30,000 etkileşim,

2,800 yorum,

Ve 11,000 paylaşım.

Bir ürün reklamı için gerçekten BÜYÜK rakamlar.

Ayrıca, Facebook’ta çok sayıda içeriği düzenli olarak yayınlayıp etkileşime giriyorlar. Mesela şu gönderi:



Hedef kitle ile sürekli etkileşimde bulunmak için bu tür düzenli paylaşımlar büyük öneme sahip. Ancak yukarıdaki video, muhtemelen büyümek için yayınladıkları tüm içeriklerden daha fazla etkiye sahipti. Özellikle bu noktayı vurgulamaya çalışıyorum çünkü çoğu işletme, ürünlerini video yoluyla pazarlamak için yaratıcı ve ilginç yollar bulmak dışında Koala’nın yaptığı her şeyi zaten yapıyor.

Kilit nokta: Ürününüz hakkındaki mesajı ulaştıracak yaratıcı ve ilgi çekici fikirler üretin. Daha ilk saniylerde izleyicilerin “Vay be!” diyebileceği içeriklere ihtiyacınız var. Ardından Facebook reklamları ile potansiyel müşterilerinize ulaşın.
Google AdWords

Google’daki arama hacimleri, büyümeyi desteklemek için mükemmel bir kanal.

Çünkü…

Google’da insanlar bir ürün hakkında arama yaptığında, artık satın almaya karar verme sürecine çoktan girmiş oluyorlar.

Peki Koala ne yapıyor?

Arama ağı ve ürün listeleme reklamlarının her ikisini de kullanıyor.

Aşağıda, “yatak online” anahtar kelimesinin bir örneğini görebilirsiniz.



Koala, farklı anahtar kelime tiplerini hedefliyor Google reklamlarında.
Koala, kaola, koala yatak gibi kendi markasına ait olabilecek alternatifleri hedefliyor,
Snooze yatak, İkea yatak gibi rakip firmaların anahtar kelimelerini hedefliyor,
Yatak, geniş yatak, sünger yatak gibi diğer anahtar kelimeleri hedefliyor.

Kilit nokta: Google reklamlarını hem kendi marka adınızla, hem rakiplerin adıyla hem de diğer olası alternatiflere göre hedefleyin.
E-posta Pazarlama

Koala’nın mail listesine kendi isteğimle kaydoldum. (Yollayacakları e-postaları görmem gerekiyordu)



Her hangi bir mail almadım önceleri.

Ama…

Daha sonra gelen kutumu açtığımda indirim kuponunu gördüm. Bana gelen mail tam olarak buydu:



Birkaç mailin ardından, hemen hemen 24 saat sonra şu maili aldım:



Koala, gerçekten de indirim kuponları konusunda ısrarcıydı.

(Haftalarca süren mail trafiğinin tamamını görmek isterseniz, yazının sonundaki linkten orijinal makaleyi inceleyebilirsiniz)

Kilit nokta: E-posta yollamak, hem düşük maliyetli hem de etkili bir yöntem. Ürünü, markayı, indirimi ve sunduğunuz satış teklifini hatırlatacak e-postalar göndermeyi unutmayın.
Bilbordlar

Geleneksel reklamcılık konusunda uzman değilim.

Ancak, Koala’nın billboard kampanyası, kalabalık bir pazarda kendilerini farklı konumlandırma noktasında oldukça başarılı.

De Rucci’yi daha önce duydunuz mu?

De-Rucci, üst düzey bir yatak odası mobilya markası (ve Koala’nın rakibi).

Web siteleri şu:



Koala ise bu reklamla, De Rucci ile resmen alay etmiş oldu:



Sosyal medyada da bu reklam sevildi.

Tüm bunların dışında podcast’ler, yeniden pazarlama, sade bir web sitesi, sitede günlük hayatta yatağın kullanıldığı kesitlerden fotoğraflar, kolay ödeme sayfaları birçok unsuru kendi avantajlarına çevirmeyi başarmış ve takdir edilesi bir büyümeyi yakalamışlar.

İlham kaynağı olması dileği ile…

Bu yazıyı ilk defa BURADA YAYINLADIM

Orijinal Metin: https://www.webprofits.com.au/blog/koala-growth-strategy/

28.9.17

Doğru Bir "Hakkımızda" Sayfası İle Dönüşümlerinizi Arttırın

Sitenizin en önemli sayfalarını düşündüğünüzde aklınıza ilk olarak hangileri gelir? Birçok insan buna Ana sayfa olarak cevap verir; elbette fiyatlandırma, ürün ve iletişim sayfaları da akla gelen diğer cevaplar. Ama birçok dijital pazarlama uzmanı, "hakkımızda" sayfasına yeterli önemi göstermiyor.

KoMarketing tarafından yürütülen yakın tarihli bir araştırmada, katılımcıların% 52'sinin web sitesinde gezinirken "Hakkımızda" sayfasını da görmek istedikleri anlaşılıyor.


Peki neden bu kadar çok insan 'Hakkımızda' sayfasını önemsiyor? Rohit Bhargava, 'Güvenilirlik, Etkileyen Davranış ve İlham Verici Hareket' üzerine yazdığı 'Likeonomics: Beklenmedik Gerçek' adlı kitabında, insanların kimlere inanacağına, basit bir kimlik güvenirliliği ölçütlerine dayanarak kimlerin neyi satın alacaklarına ve kimi dinleyeceğine karar verdiğini açıkladı. Şirketinizin başarısı, ne kadar güvenilir olduğunuza ve ne kadar sevildiğinize göre değişkenlik gösterir.

"Burada gerçek bir ROI'den bahsediyoruz ve bunun büyüklüğü, sizi hayrete düşürebilir."
Bir etkinlikte yeni biriyle tanıştığınızı düşünün. İlk yaptığınız şey nedir? Ortak noktaları bulmak. Arka planlarınızı, en sevdiğiniz yemekleri, TV şovlarını, büyüdüğünüz yerleri, hobileri ve çok daha fazlasını tartışırsınız.

Peki bunu niye yaptığımızı merak ettiniz mi?

Çok basit, bir bağlantı ararız, bizi karşımızdaki kişiye bağlayan bir şey arar, bu kişinin "bizim gibi" biri olup olmadığını öğrenmek isteriz. Ortak deneyimlerimiz var mı? Güvenilir mi? Ondan hoşlandım mı? Benzer noktalarımız var mı? 7.5 milyar insanın yaşadığı bir dünyada, yalnız kalmamak için  iletişim kurabileceğimiz insanları bulmaya çalışıyor, anlamlı bağlar arıyoruz.

Peki, "İşte benim gibi bir insan" dememizi sağlayacak bir nokta yakaladığımızda ne yapmalıyız? Anında o kişiyle daha derin bir bağlantı oluşturup, ilişkiye daha fazla yatırım yapmak ve onu korumak için elimizden gelenin en iyisini yapmak gerekir değil mi?

İşte "Hakkımızda" sayfası da, kişilerle karşılaştığımız ve ilk kişisel bağlantıyı kurduğumuz yerdir. Bu sayfada site ziyaretçileri daha hoş, güvenilir ve inandırıcı olduğunuza kanaat getirirse, sizden alış veriş yapmaları ve ömür boyu müşteri olmaları ihtimali artacaktır.

Uzun yıllar boyunca birçok farklı "Hakkımızda" sayfasını test ettik aralarında 4 ana farklılık bulduk:

"Potansiyel müşterilerin bizimle ilgili bilmeleri gereken tüm ayrıntıları bu sayfada listeledik"
VERSUS
"Bu sayfa müşterilerimizin bizi tanımalarına ve evde hissetmelerine yardımcı olacak"
Yeni bir sayfa oluşturmaya hazırsanız (yüksek dönüşüm sağlayan sayfa modelleri), dikkat olmanız gereken 4 detay var:

1."Müşterileriniz Hakkında" Sayfasıymış Gibi Hazırlayın

Flaş Haber: "Hakkımızda" sayfası, sadece sizden bahsetmemeli, müşterilerinizi de kapsamalı.

Evet, doğru okudunuz.

"Hakkımızda" sayfanızda "İşte biz bu nedenle harikayız, mükemmeliz" aşamasına gelmeden önce bir adım geriye gidin ve şu sorunun cevabına yer verin: Müşterilerinizin hangi sorununa çözüm üretiyorsunuz? 

Öyle teknik bir sorundan bahsetmiyorum (örn. - Fotoğrafları kaydetmek için telefonumda yeterli GB yok), yaşamlarında ya da çalışmalarında yaşadıkları sorunlardan bahsediyorum; bu sorun, onları sizin web sitenize yönlendirdi, acaba Bing'de hangi sorunun ihtiyaç duydu da size ulaştı? (şaka şaka, Google'da).

Çoğu işletme, kendilerini övmek, misyonlarını ve ne kadar şaşırtıcı olduklarını anlatmak için 'Hakımızda' sayfasını oluşturuyor; müşterilerin gerçekten aradığı şey ise, onları ve sorunlarını ne kadar iyi anladığınızı görmek. Daha basit söylemek gerekirse, bu sayfada sadece kendinizden bahsediyorsanız aslında ziyaretçileri kendinizden itiyorsunuz.

BBMG'nin yakın tarihli bir raporunda, insanların % 73'ü satın alma işlemi sırasında sadece ürünle değil, şirketle de ilgileniyor. İnsanlar, insanlardan satın almak istiyor; gerçek, kendilerine benzeyen ve sevimli insanlardan.

Peki, müşteri adaylarınızın çözülmeyi bekleyen sorunlarının neler olduğunu nasıl bileceksiniz?

Müşteri anketleri!

(Hadi ama asma suratını)

Müşterilerinizle konuşarak, yalnızca sorunlarını değil, aynı zamanda bu sorunu, aradıkları çözümü ve en çok istedikleri şeyi tanımlamak için kullandıkları dile de hakim olursunuz.

Yıllarca, her yeni aboneye aşağıdaki soruları içeren bir e-posta gönderdim:

"İşlerinizi büyütebilmeniz için size sadece 1 şeyi öğretecek olsaydım, benden isteyeceğiniz bu 1 şey ne olurdu?" Cevap oranı inanılmaz derecede yüksekti ve tırnak işaretleri, manşetler, blog yazısı fikirleri ve çok daha fazlasını içeren inanılmaz bir feedback almış oldum.

Brian Dean de aynı şeyi yapıyor: "Tüm yeni e-posta abonelerime, << Çözemediğiniz en büyük sorun nedir?>> diye soruyorum. Bugüne kadar, yığınla cevap aldım (tam olarak 25.000'in üstünde).

Bu cevaplar işim için tam bir altın değerindeydi. Eskiden "Trafik elde edememem çok sinir bozucu" gibi şeyler söylerlerdi. Ancak abonelerimden birçoğunun web sitelerini "hayalet kasaba" olarak adlandırdığını fark ettim.

Bu yüzden artık şöyle diyorum: "Sitenizin hayalet bir kasaba gibi olduğunu hissetmenin çok sinir bozucu olduğunu biliyorum" Bu ifade, kafama göre yazdığım birçok argümandan daha etkili oluyor.

Grain&Mortar bunu mükemmel bir şekilde uyguluyor: Kendi liderliklerinden bahsetmek yerine, müşterilerine ve onların işletmelerine ne kadar önem verdiklerinden bahsediyorlar. Bu yaklaşım, müşterilerine, ürünlerine ve kaliteye önem veren kişiler olarak onları diğerler şirketlerden ayırır ve benzersiz bir grup olarak konumlandırır. Bu yaklaşım, aynı zamanda Grain&Mortar'ın potansiyel müşterileriyle ortak noktaları olduğunu göstermektedir.

Kaynak: Grain&Mortar
Kaynak: Alfred

Doğrusu, Alfred müşterilerinin zihinsel rahatını ve huzurunu önemsiyor. Alfred'in sunduğu hizmet ev işlerine, bakkal alışverişlerine ve diğer görevlere odaklanırken asıl amaçlanan, müşterilerine sevdikleri şeylere zaman ayırabilmelerini sağlamaktır. Alfred kurucularının da dediği gibi:

2.Müşterilerinizle Konuşun, Monolog Kurmayın

Arkadaşlarınızla yaptığınız konuşmaları düşünün. Bilirsiniz, gerçek arkadaşlarınızı kastediyorum; etkilemeye çalıştığınız insanları, iş arkadaşlarınızı veya tanıdıklarınızı değil. Arkadaşlarımızla ve yakın çevremizle olan sohbetimiz daha samimi, empatik ve önem derecesi yüksektir; müşterilerinizle de bu şekilde konuşmanız gerekir.

Likeable Media'nın CEO'su Dave Kerpen'in de çok iyi açıkladığı gibi, ilk kez bir kişiyle buluşma örneğine bakalım:

"Bir kokteylde, herhangi bir kişiye gidip de <<Merhaba, ben Dave, Ürünlerim şu an %20 indirimde>> diyemezsiniz. Yaptığınız şey soru sormak, hikayeler anlatmak, dinlemek ve insanlarla alakalı olmaktır."

"Konuştuğun gibi yaz", muhtemelen şimdiye kadar aldığım ve size verebileceğim en iyi tavsiye. Site ziyaretçisi "Hakkımızda" sayfasına geldiğinde, şirketinizin yönetim kurulu ve aradaki hiyerarşi hakkında bilgi aramıyor. Kendisiyle konuşan, ekranda bir kimliğe büründürebileceği ve "İşte bu" diyebileceği birilerini arıyor.

Kısacası o, sıkıcı "profesyoneller" veya kim olduğunuza dair garip açıklamalar aramıyor. Büyük kelimeler, kabarık jargonlar ve sıkıcı veriler onu ilgilendirmiyor.

Açıkçası, sitenizin geri kalanında kullanılan üsluptan daha farklı bir üslup kullanılmamalı. Fakat markanızın içeriğinin geri kalan kısmı bu kurallara uymayan bir dil içeriyorsa, en başından yeni bir üslup (tone of voice) aramanızda yarar var.

Ben GetUplift'te kendi sesimi (üslubumu) kullanıyorum. Her şey kişisel ve çok basittir. Sitedeki her e-posta ve her sayfa (bu makale de dahil), benden size kişisel bir mektup olarak yazılır. Her marka bunu yapamaz; ancak daha samimi bir üslup, harikalar yaratabilir.

Reddit'in arka tarafında çalışan çok insan var. Böyle büyük bir topluluk oldukları için de tek bir üslup kullanmazlar; müşterinin dilini ve üslubunu kullanırlar. Değerlerinden, topluluktaki diğer insanları önemsediklerinden bahsediyorlar ve topluluktaki insanların tutkulu olduğu bilinen karakterleri referans alarak bunu yapıyorlar. Onların 'Hakkımızda' sayfası, tanınmış esprileri ve topluluğun kişiliğine uyan 'WWJD' (What would Jesus do?) uyarlamasını içerir.

3.Hikaye Anlat (Öyküleştirme)

Spoiler alarmı:Star Wars yaratıcılarının bize Darth Vader'in Luke'un babası olduğunu asla söylemediğini hayal edin. Hikayenin tüm akışı değişirdi ve biz birçok detayı bilmeden anlamsızca filmi izliyor olurduk. Hikayenin ana unsuru olmaksızın, işler gerçekçilikten uzak, sahte ve güvenilmez görünür. "Hakkımızda" sayfası da bir hikaye anlatmadığında, tam olarak böyle görünüyor.

Tarih öncesi günlerde, insanlar ateşin etrafında oturup hikayeleri birbirlerine anlattı. Verileri paylaşmak yerine (örneğin 1 ölü, 2 kuş) çevresine bir hikaye eklediler; kiminle tanıştıklarını, ne hakkında konuştuklarını ve bu iki kuşu nasıl avladıklarını anlattılar. Olayları unutulmaz kılan şey de buydu. Şartlar aynıydı: kamp ateşi çevresinde yiyecekler vardı, ama aynı zamanda bir hikayeleri vardı ve bu hikayeler onlarca yıl hatırlandı.

TEDTalks'ı bu kadar başarılı kılan şeyin ne olduğunu düşündünüz mü? Cevap aynıdır: hikaye anlatımı. Konuşmacılar bir hikayeyi anlatıyorlar, yolculuklarını sıkıntıdan kahramanlığa doğru haritalandırıyorlar. TED konuşmacıları kafamıza değil, kalplerimize dokunuyor.

Kaynak: Carmine Gallo

Solemn Oath Brewery daha kişisel bir hikaye sunar. Onların hikayesi, bira fabrikasının kökenlerine odaklanırken, arkasındaki insanları, konuşmaları, müşterileri, geçmişi ve yaptıkları için olan sevgiyi içerir.


4.Sadece Konuşma, Göster!

Güvenilir, erişilebilir ve müşteri odaklı 'Hakkımızda' sayfasının son parçası görselleştirme işlemidir. Gerçek görüntülerin duygularımızı tetikleme ve güven arttırma etkisi vardır. Ziyaretçilerin sizi daha iyi tanımasına ve kendinizin, ekibinizin ve kültürünüzün fotoğraflarını görüntüleyerek sizinle bağlantı kurmasına izin verin. CoMarketing'in araştırmasından öğrendiğimiz gibi, müşteriler ekip üyeleri ve onların özel bilgileri ile ilgileniyor.

Cialdini'nin etki teorisine göre, insanlar sevdikleri kişiler tarafından daha kolay ikna edilir ve sevdikleri insanlardan alışveriş yapma ihtimali daha yüksektir. İşin sırrı, "Hakkımızda" sayfasında yer alan ekibinizin, inandırıcılık sağlayacak ve müşterilerin sizinle bir kahve içip sohbet etmesini isteyecek fotoğraflar kullanıyor olması. 

Hatta bazı şirketler, sadece isim ve pozisyon yazmak yerine en sevdiği film, hobiler veya çalışanların sloganları gibi detaylara da yer veriyor.


Kaynak: Simple as Milk

Başarılı görselleştirme ayrıca grup fotoğraflarını, videoları ve müşteri referanslarını içerebilir. Ürününüz hakkında değil, ekibiniz ve onunla olan ilişkiniz hakkında fikir verebilir.

Mesela, ekibinizin gün içerisinde çalıştıktan sonra nasıl zaman geçirdiklerini gösteren fotoğraflar da kullanabilirsiniz.



Yeni "Hakkımızda" Sayfanız

Bu noktada, umarım şunu söyleyebilirim: "Hakkımızda"sayfanızı optimize etme kararı aldığınız için tebrikler!" Başlamadan önce son bir ipucu daha: Hikayenin kahramanı siz değil, müşteriniz olmalı.

Çeviri: Sercan Yılmaz

Orijinal metin için BURAYA TIKLAYIN

11.9.17

E-Ticaret Yapanlar Nasıl Suistimal Ediliyor? (Kendine Content Marketing)


Evet, Kendine Content Marketing, bu kavramı yeni buldum. “Kendine Müslüman” gibi düşünün. Son zamanlarda hayli rahatsız edici birkaç manzarayla karşılaştıktan sonra bu yazıyı yazmadan edemedim. Bu yazıda geçen kurumların ve karakterlerin hiçbiri hayal ürünü değildir.
Beni tanıyan vardır, tanımayan vardır. Öyle sektörün meşhur isimlerinden değilim ancak sektördeki “hemen hemen” herkesi gıyaben tanırım, takip ederim. Ne yazmış, ne yapmış, ne okumuş, ne anlatmış v.s. bilirim. Mümkün mertebe meetup’lara, zirvelere, seminerlere iştirak etmeye çalışırım –ki taze bir beyinden taze bir fikir ya da eski bir beyinden kıymetli bir tecrübe gelir de zenginleşiriz belki.
Ne var ki, bu gidişat giderek mide bulandırıcı bir hal almakla beraber, bazı tanınmış isimlerin de iştirak ettiği organizasyonlar nedense hiç kimsenin gözüne batmıyor. Kendi kendime dedim ki “Bunu sadece ben görüyor olamam! Yok, benden başka kimse bunu dile getirmiyorsa, o zaman ben yanlış görüyorum”. Ama yok hocam, bu iş öyle yanlış görmekle, yanlış anlamayla olacak iş değil; burada iyi niyet kılıfına sokulmuş bir suistimal söz konusu.
Bizzat tanıdığım ya da sosyal medyadan tanıdığım, kaliteli eğitimler düzenleyen arkadaşlarım var, onları tenzih ederek –ki kendini bilen zaten bu yazıyı üstüne alınmaz — durumu biraz daha açalım.
“Eğitim” gibi ya da “Seminer” gibi isimlerle ücretli / ücretsiz etkinlikler düzenleyip, sadece konuşmacıların kendi firmalarının reklamını yaptığı o içi boş saçmalıkları zaten bir süredir biliyoruz değil mi? Bildiğimiz “Content Marketing” işlemlerini kendilerine uyarlamış, kendilerini pazarlıyorlar. Bunun en uç, en etik dışı (bence) haline ise yakın zamanda şahit oldum.

Nasıl Yapılır?

1. Aynı sektörden (burada sektörümüz e-ticaret) insanların ortak hedefine odaklan. Ama bu ortak hedef öyle böyle değil, hem iştah kabartan bir yanı var, hem de milli duyguları falan kabartıyor bir anda kendini önemli bir sistemin parçası sanıyor katılımcılar.
2. Bu ortak hedefe giden yolda fikir önderi sayılabilecek, sayılmasa da o şekilde tanınan insanları etrafına topla.
3. Bu insanlarla beraber bir etkinlik düzenle. Bu etkinlikte insanların iyice iştahını kabart. Hepsi, ortak bir amacın ve önemli bir davanın parçası olduğuna inansın.
4. Bu arada, “ortak payda sahibi ” dediğimiz kişiler, etkinlik sahiplerinin hedef kitlesi. Telefonlar, mail adresleri, isimler gibi epey bir datayı topla.
5. Şaaak! İkinci etkinlik ücretli + hemen bir “eğitim programı” oluşturulmuş; o da ücretli, eğitimin içeriğindeki her şey “bi arka mahallede” ücretsiz :)
6. Eğitim programındaki “eğitmenler” ve eğitimin “konu başlıkları”, sadece kendi firmasını/ürününü pazarlayacak ya da satacak şekilde seçilmiş. Yani katılımcılar bu eğitime ücret verecek; ücretli olarak reklam dinleyecek. Üzücü olan ise şu, e-ticaret yaptığını söyleyen bu yüzlerce kişilik gruptan birisi de çıkıp “Aga bu nedir?” demedi henüz; merakla bekliyorum.
Uzun lafın kısası, organizasyon sahipleri enfes bir “content marketing” yaptı; şapka çıkarılır. Ancak ne kadar etik, tartışılır.

Not: Bu yazıyı dikkat çekmek, birilerine sataşmak için yazmadım, kaç kişi okur onu bile bilmiyorum. “O bir kişi” bile okuyup uyansa yeterlidir.

3.2.17

Multimar’dan Bir İlk: Yerli Üretim ve Helal Sertifikalı Çiğnenebilir Gıda Takviyeleri!


Özellikle çocuklar için geliştirilen ve dünyada milyonlarca insanın kullandığı gıda takviyelerinde Türkiye’de bir ilk yaşandı. Yerli üretim ve helal sertifikalı çiğnenebilir formda gıda takviyesi Multimar, çocuklar için özel olarak geliştirildi.

Çocuk gelişiminde beslenme çok önemli bir yer tutmaktadır. Fakat son yıllarda ortaya çıkan dengesiz beslenme, çocukların gelişimini olumsuz etkilemektedir. Çocukların, iştahsızlık, meyve tüketmeme, fast food tarzı beslenme eğilimi sebebiyle gelişimleri aksamakta ve bu durum birçok hastalığa kapı açmaktadır. Bu yüzden, çocukların faydalı vitaminleri ve gelişimleri için yardımcı organik maddeleri almaları için gıda takviyeleri üretilmiştir. Fakat piyasadaki birçok gıda takviyesinin hem tatlarının çocukları cezbetmemesi hem de yurtdışında üretiliyor olması aileleri huzursuz etmektedir. Bunun farkında olan ve çocukların ihtiyaçları olan organik maddeleri almaları için çalışmalar yapan Havan İlaç ve Kimya, çocukların severek tüketecekleri ve onların gelişimine katkı sağlayacak inovatif ürünlerini piyasaya sundu. Multimar çiğnenebilir formda gıda takviyeleri ve balık yağı, yerli üretim ve helal sertifikalı ilk ürün olma özelliğine sahip!

Çocuklar severek tüketiyor

Özellikle, jel formunda üretilen ve kokusunun giderilip, çocukların seveceği aromalardan eklenen Multimar Çiğnenebilir Balık Yağı, piyasada büyük yankı uyandırdı. Multimar Çiğnenebilir Balık Yağı, hoş kokusu ve çiğnenebilir formu ile çocukların severek tüketeceği, ailelerin de güvenerek alabileceği bir gıda takviyesidir. Multimar, balık yağının dışında, C vitamini kaynağı Kuşburnu, antioksidan ve antiviral özellikli Kara Mürver, doğal antibiyotik Propolis ve bağışıklığı güçlendirici Beta Glukan içerikli çiğnenebilir gıda takviyeleri ile de sağlıklı bir fiziksel gelişime destek oluyor.
“Helal Sertifikalı ve Yerli Üretim İlk Ürün”

Havan İlaç ve Kimya Yönetim Kurulu Başkanı M. Tamer Gelen, Multimar için “Çocukların severek tüketecekleri ve ailelerin gönül rahatlığıyla alabilecekleri bir gıda takviyesi üretmek amacıyla ar-ge ekibimiz uzun bir süre çalıştı. Sonuç olarak ortaya Türkiye’de hiçbir firmanın yapamadığı bir ürün çıktı. Özellikle, balık yağının severek tüketilebilir bir hale getirilmesi için çalıştık ve hem sıvı formunda, hem de çiğnenebilir formunda, balık yağının kokusunu portakal ve çilek aroması ile zenginleştirdik. Bu sayede çocuklar balık yağını severek tüketebiliyorlar. Aynı zamanda, helal sertifikalı, yenilebilir sığır jelatini kullanarak ürettiğimiz çiğnenebilir formda gıda takviyelerimiz ile de başarıyı yakaladık. Türkiye’de üretiyor olmamız ise ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacak ve güven noktasında ailelere rahatlık sağlayacaktır” dedi.

Türkiye’nin ilk ve tek yerli üretim, helal sertifikalı gıda takviyesi Multimar, eczanelerden temin edilebilmektedir.

19.8.16

Tehdit: Siber Çöküş Geliyor!

Kullanıcısı hızla artan internet dünyasında, elbette bu dünyayla alakalı birçok dizi ve filmi de görmeye başladık. İşte bu filmlerden bir tanesi de, tamamen Türk yapımı olan Tehdit: Siber Çöküş.

Çağımızın modern gelişmelerini konu almasının yanı sıra, ilk yerli yapım siber suç filmi olması itibariyle de her türlü desteği hakeden Tehdit: Siber Çöküş filmi için geri sayım başladı.


Fragman:




Siber suçların, özellikle "hack" sözcüğünün hayatımızda iyice yer ettiği bu çağda, giderek daha tehlikeli hale gelen hackerları konu alan Tehdit:Siber Çöküş filminin konusu ise şöyle:

"Yıllarını siber suça vermiş, birçok uluslararası şirkete zarar veren, bilgilerini çalan ve bu bilgileri satan uzman bir hacker devlete bağlı Siber Güvenlik Teşkilatı adlı yapılanma tarafından aranmaktadır. Teşkilatın amacı, bu hackeri yakalayıp etkisiz hale getirmek, aynı zamanda da devlet çıkarları doğrultusunda kullanmaktır.

Siber Güvenlik Teşkilatı tarafından 2 yıl boyunca izine rastlanmayan Kurtbey kod adlı hacker arkadaşımız, yeni bir iş için hacker grubunu bir araya getirdiği sırada, Siber Güvenlik Birimi'ni harekete geçirecek bir açık verirler. Bu açığın ardından yerlerini ve kimliklerini gizlemekte zorlanan ekip bir tarafa, baş rolümüz Kurtbey için asıl macera yeni başlayacaktır".

Yapımcıların açıklamasına göre film, 2016 yılı Sonbahar aylarında vizyona girecek. Detaylı bilgi almak ve daha yakından takip etmek isterseniz, filmin Facebook sayfası için buraya tıklayınız.

2.6.16

Hangi Dijital Pazarlama?

Hani şu, proje üzerinde mind stormlar yaptığımız, her oturumda "daha iyisi yapılmalı" dediğimiz beyin sancısı olan dijital pazarlama mı, yoksa "10 forum tanıtımı, 2 sosyal medya paylaşımı, post spam çılgınlığı" olan dijital pazarlama mı? Daha önce şurada, yaptığımız işin iyi bilinmediğinden dert yakınmıştım. Kimseden detaylı bilgiye sahip olmasını bekleyemeyiz tabii, ancak marka/firma/start-up projesi sahipleri alacağı hizmeti hiç mi araştırmıyor yahu?

En büyük dijital pazarlama ajansı mı, pardon?

Bu gözler, "Türkiye'nin 7 yıldır en büyük dijital pazarlama ajansı" şeklinde bir sloganla piyasada varlık gösteren ve sadece İnstagram beğeni - takipçi satışı yaptığını söyleyen oluşumlar gördü. Buradan şunu anlıyorum ki, varlık göstermeye ve reklam bütçesi ayırmaya devam ettiğine göre bu oluşumlar güzel para kazanıyor. "Ey markalar, ey firmalar, ihtiyaçlarınıza cevap vermeyecek şişirme hizmetlere para döküyorsunuz", diye çıkıp megafonla isyan etsek, duyulur mu sesimiz nihayet diye merak etmiyor değilim.

Ücret karşılığı satın alınan beğeni, yorum, takipçi olaylarının ciddi talep gördüğünü zaten biliyoruz. Peki bu "kuru kalabalık" sayesinde prestij sahibi mi olunuyor? Dijital pazarlamanın en büyük avantajlarından birinin de, yapılan işlemlerin ölçülebilir olmasıdır diyoruz. Peki rastgele gelen ziyaretçiler, ne idüğü belirsiz beğeniler bu ölçümlemenin neresinde kalıyor, merak ediyorum.

Kısa süre önce hizmet verdiğim bir markanın Facebook sayfası, takipçi satışı ile anormal derecede artırılmış, buna rağmen gönderi etkileşimleri, içeriklere gelen dönüşler orantısız denecek kadar düşük kalmıştı. Dahası, yapılan paylaşımların ulaştığı kişi sayısı da hayli azdı. Neden? Çünkü Facebook erişim oranlarını zaten normalde de düşük tutan bir yapıya sahipken, anormal ve etkileşime girmeyen takipçi sayılarından şüphelenen algoritmalar barındırıyor. Tabii bizim sayfayı akarına koymamız ciddi bir zaman aldı. Hem maddi, hem de zaman olarak koca bir kayıp!

Esasen dijital pazarlama, doğrudan markanın hedef kitlesine odaklanarak yapılan bir çalışmadır. Her adımda ipler sizin elinizde olmalı. Sayfaya gelmesi gereken, paylaşımları beğenmesi gereken, sizle bağ kurması gereken insanlar her kimse, sizin kontrollü ve planlı olarak onlara ulaşmanız ve onları kendi alanınıza çekmeniz gerekmektedir. Hangi yolla ulaştık, kaç kişi geldi, kaçı ilgilendi, kaçı ilgilenmedi, bu aksiyonların kaçı satışa döndü (e-ticaret için daha çok)? Bunları ölçebilir, eksiklerinizi tespit edip telafi edebilirsiniz. Üzerinde çalıştığınız iş ister genel bir pazarlama olsun, ister SEO gibi daha spesifik bir alan olsun, rastgele etkileşime girilen kişilerle, sitelerle, bloglarla sağlıklı sonuç elde edemeyeceğinizi belirtmekte fayda var. Bu nedenle, ne siz paranızı çöpe atın, ne de tek amacı fayda sağlamaktan ziyade paranızı kapmak olan sözüm ona ajanslar barınabilsin. Bütçenizin, sektörün, onca emeğin suistimal edilmesine izin vermeyin.

Kendi adıma, sadece bu ne idüğü belirsiz paragözler daha fazla kazanmasın diye birçok kişiye hiçbir talepte bulunmadan yardımcı olmaya çalıştım, tavsiyelerde bulundum. Eminim sektörde de benim gibi yardımcı olmaya, yol göstermeye hazır birçok dijital pazarlama uzmanı vardır. En azından ben, olduğuna inanmak istiyorum. Soru sormaktan çekinmeyin, ilk merhabanın ardından konuyu paraya getiren kişilerden kaçabildiğiniz kadar kaçın. Evet, bu işler ücret karşılığı yapılır. Ancak o ücret, size sunulan hizmetin değil, vaat edilen ve yerine getirilen faydanın karşılığı olmalıdır.

21.5.16

Dijital Pazarlamanın Özü: Turkish Empati

"İnternet dünyası" içinde olup da, dijital pazarlama kelimesini duymayan kalmadı değil mi? Konuya en Fransızı bile "İşte feys reklamı falan" diye yorum yapıyor. Onun bu yorumu yapması gayet normal, Eksik ama yanlış olmayan bir izlenime sahip.

Ancak, bir start-up projesi ya da bir online satış mağazası sahibinin bu kadar yüzeysel bilgiye sahip olması yadırganacaktır. Daima araştıran, işini ilerletmek için neye ihtiyaç duyduğunu sorgulayan insanların bu tür projelere adım attığını düşünüyorum, en azından öyle olduğuna inanmak istiyorum zira hiç düşünüp kurgulamadan kör topal ilerlemeye niyetlenen start-up'ların sayısı epey fazlaysa ülkece kaygılanmalıyız diye düşünüyorum.

Bu bir yana, zaten sektörde olan herkes daha fazla tanınma, daha fazla satma, daha fazla büyümenin arayışı içinde. Peki acaba, bu koşturmaca içinde insan faktörü hesaba katılıyor mu? Her yerde yazılıp çizilen bu "kullanıcı odaklı olma" terimini kavrayabildik mi?

Kavrayamadıysak özet geçeyim:

"Aynı şeyi senin anana, bacına yapsalar..." :) 

Yeap! Türkish Empati. Empatiyi sadece duygusal anlamda, ikili ilişkilerde kullanıyoruz ama bunun ticari boyutu da var.

Şöyle sorayım;

Bir online satış mağazasında, anana-bacına ne sunsalar senin ve onların hoşuna giderdi?

Şimdilerde bazı istatistik bilgiler dolanıyor internette; bir sitede alışveriş yapan diğer müşterilerin yorumları ya da "Bu ürünü alanlar, şunu da aldı" gibi tavsiye otomasyonları ile satışları artırmak, ciroyu büyütmek mümkünmüş. Bunu neden yeni bir keşifmiş gibi sayfalarca uzatıyorsun ki?

Hiç annenizle, babanızla pazar alışverişine gitmediniz mi? Orda sen patatesi sorarsın, belki alırsın da. Pazarcı sana der ki "Patlıcanım var çok taze, 3 TL kilosu. Şu ablaya 2'den verdim, akşam pazarı sana da vereyim". Genelde o patlıcan da alınır zaten ;) İşte insan faktörü dediğim de buna benziyor. İster e-ticaret sitesi olsun, ister ürün ya da hizmet sunan bir start-up projesi, sırf iyilik yapıyormuş, fırsat sunuyormuş gibi görünmek için bazı teklifler sunarsanız ziyaretçilerinize, boşuna kürek çekmiş olursunuz. Siteye gelen insanların neye ihtiyaç duyabiileceğini düşünüp, ona göre hareket etmelisiniz.

Site sınırları dahilinde durum böyleyken, sosyal medya araçlarında da pek fark yoktur zaten. Yine insan fakötrü ve duygular ön plandadır. Sosyal medya planlamanız da insan odaklı, özgün ve kesinlikle ilgi çekici olmalı. Neden? Çünkü insanlar sosyal medyada sizin şirketinizi tanımakla ilgilenmiyor. Ama siz onlarla ilgilenir ve anladıkları dilden konuşursanız sizinle ve markanızla duygusal bağ kuracaktır.

Not: Dilerim bu ve buna benzer yazıları "bağzı" dijital pazarlamacılar, sosyal medyacılar okur da, hepimizin sosyal mecralarda maruz kaldığı ürün-hizmet-fiyat spam'lerinden biraz kurtuluruz. Yoksa hep birlikte kusacağız, ramak kaldı.

Bu yazı da ilginizi çekebilir: 

Disqus Shortname